Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“De ki: Size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen)
ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Secde,
11)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Şayet insanlar ölüm meleğinin konumunu bir görseler
ve sözünü işitselerdi, ölülerini unutur ve kendileri için ağlarlardı.” (Ed-Dürrü’l-mensûr,
VI, 543)
Bir hadîste şöyle buyrulmuştur:
“Hastalıklar ve acılar ölüm habercileri ve
elçileridir. Ölüm anı gelince ölüm meleği bizzat gelir ve şöyle der: “Ey
Allâh’ın kulu, sana haber üstüne haber geldi. Nice nice elçiler geldi. Peş peşe
haberciler geldi. Ben son haberci ve elçiyim. Benden sonra ne bir haberci ne de
bir elçi gelecek. Artık Rabbine isteyerek ya da istemeyerek icâbet et!” O
kimsenin ruhunu alınca etrafında bulunan yakınları ve sevenleri eyvahlara
ağlamaya başlarlar. Ölüm meleği onlara da der ki: “Ben onun hayat süresini
vaktinden önce sonlandırarak ona zulmetmedim, onun rızkını da yemedim; bilakis
Rabbi onu dâvet etti. Artık ağlayan kendine ağlasın! Çünkü ben sizden geriye
hiç kimse bırakmayana kadar aranıza defalarca geleceğim.” (İsmail
Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 15.Cilt, Erkam Yay.)
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Hayy: Hayatı,
ezelî ve ebedî olarak sarmalayan, bütün hayatların kaynağı olan, ezelî ve ebedî
olarak ölmeyen, diri olan demektir.
Kısa Günün Kârı
Ölüm meleğinin hane kapımızı ne zaman çalacağını bilmeden yaşıyoruz.
Belki bugün, belki de yarın! Ölmeden evvel önce nefsimizi öldürelim. Tevbe
edelim. Rabbimizin huzuruna mü’min olarak, sâlih insan olarak çıkalım.
Lügatçe
bilakis: Aksine,
tersine.